29 Nisan 2010 Perşembe

Ayna Sticker



Yaklaşık 2 hafta önce aldığımız ayna stickerın fotosunu ancak koyabildim.Bu foto Splandanın çünkü benim saatimde ufak bir sorun var ameliyat geçirmesi gerekecek sanırım :)

Gülümse Hayata


Bugün iş çıkışı ani bir kararla Splenda'nın peşine takılıp çarşıya gitmeye karar verdim.Bu günün de bize sürprizler hazırladığını daha serviste anladım .(Gün içinde iş yerinde yaşananları saymazsak:) Eşlerimizle yaşanan iletişim kopukluğu sonrası Saraçlar Caddesinde oturup napsak diye düşünürken güvercin saldırısına uğrayıp en yakın pasaja kaçtık :SÇanta almak amacıyla bi kaç mağaza gezip ayakkabılarımızın bize yaptığı kalleşliği kendimize dürüm ısmarlayarak unutmaya çalıştık.Burada da bi kaç aksilik yaşadıktan sonra (bunları açıklamadan geçiyorum "yok artık "dememeniz için) arkadaşımızın bebeğine hediye almaya karar verdik.Tabi ki bu iş de çanta gibi fiyaskoyla sonuçlanınca Splenda'ya ZEBZE almaya gittik.Elimizde poşetler artık eve gitmeye hazırlanırken yanımızdan geçen çekçek valizli amca ile aramızda yaşanan diyalog aynen yazıyorum ;

Splenda - Oraya gidemeyiz çok uzak (kaşlarını çatarak)

ben - ......................

Çekçek Amca - Neden çatıyorsun kaşlarını,gül hayata gül ki hayat da sana gülsün :)

Ben- Splenda - ......................

Çekçek Amca - Benim oğlum İstanbulda psikolog o bana hep böyle telkinlerde bulunuyor.Ben hayata gülümsüyorum o da bana gülümsüyor.Siz de öyle yapın. (Valiziyle uzaklaştı)

Ben - Splenda - ......................... Bakakaldık.



Şimdi Splendanın evine geldik.Kahve içip günün kritiğini yapıyoruz.Eskiden Metin UCA vardı hatırlarmısınız?Haberleri esprili bir dille sunar, programın sonunda günün gafı,safı ve lafını ilan ederdi.Ben de onun gibi bitirmek istedim yazımı şöyle ki ;



Günün Gafı: Ne şaşırtıcıdır ki bugünü sıfır gafla noktaladık

Günün Safı: Otobüste "Haydeee para yok" diye bağıran kızımızz :)

Günün Lafı: Biz hayata gülümsesek ne olur ya hayat bize bir köşeden kıskıs gülüyorsa :S

7 Nisan 2010 Çarşamba

Ancak düşüncelerin kadar özgürsün...


Düşüncelerinle yaşamını nasıl etkilediğini fark etmeden yaşamaya devam ediyorsun... Kendine bakıpta görmeden, kendini duyupta işitmeden... Aynı düşüncelerin hapsinde, yaşamı sürekli tekrar ederken... Yaşadıklarını tanımladığın o düşüncelerin, geçmişle sınırlı olduğunu gözardı ederek sürekli herşeyi yargılıyor, tartıyor, karşılaştırıyorsun. Peki ya gerçek! Gerçek dediğin şey hangisi sence? Birşeyi ilk defa yaşadığında, duyusal olarak hissettiğin o ilk tanımsız an mı? Düşüncelerin ona bir anlam yüklediği sonraki zaman mı? Korkularını yaratan, sana hayatı sürekli frene basarak yaşatan hangisi? Yaşadıkların mı? Düşüncelerinin onlara yüklediği anlamlar mı? Düşünüyor musun hiç? Acaba gerçeği ne kadar gerçek, ne kadar duyusal yaşayabiliyorsun? Yaşayacaklarına ne kadar önyargısız, beklentisiz yaklaşabiliyorsun? Geçmişle örselenmiş seni ardında bırakıp, yaşayacaklarını hiç bir şey düşünmeden, tamamen yargısız, kuralsız ne kadar yaklaşabiliyorsun? Unutman gereken neleri, sürekli hatırlıyor? Hatırlaman gereken neleri, sürekli unutuyorsun? Farkında mısın? Sen ancak düşüncelerin kadar özgürsün. Kendine, hayatın ancak düşünebildiğin kadarını yaşatıyorsun. Yaşamak, derken de... Hayat her zaman senden bir cevap beklese de. Sen sadece, olan bitene kendi içinde bir tepki veriyorsun.(Alıntı)

3 Nisan 2010 Cumartesi

Yorgunluk sonrası Ablam, Antik Park ve Dürümmm:)

Güneş Güneş Güneş


Havayı güzel bulup kendimi dışarı attım önce semt pazarına ordan çarşıya gittim.Şu an ayaklarımı hissedemiyorum zonkluyorlar.Sizi bugünden karelerle başbaşa bırakıyorum :)


Mis Meyve Sabunları

Burası Cocco Accessoies yeni açılmış Saraçların en sonunda.Buraya girince kendimi kaybettim gözüm dönmüş bir şekilde koşarak uzaklaştım oradan :)








Burası da Ender Mağazası bir önceki yazımda alışveriş yaptığım yer


Ender Mağazası Alışveriş :)



31 Mart 2010 Çarşamba

Mart'ın son günü...


Herkese günaydın.Farkındayım bikaç gündür çok boşladım blogu.Yeni merak yeni heves geçti diye düşünmeyin sakın.Sizde hak verin ki hava kaç gündür hep kapalı rüzgarlı bi de Mart ayı dert ayı :)) uğraşıp duruyorum yani anlayacağınız. Şuan odamın manzarasını size çekmek isterdim ama makinam yanımda yok.Nasıl içim kararmasın.Kasvetli bir hava ve alabildiğine tarlalar, bazen tatbikat yapan askerler falan.Günlerden de çarşamba yani cumaya çok var.nasıl geçer bu gün bilmiyorum.Sizin de içinizi kararttım.Hiç keyfim yok bu yazıyı bile yüzüme gözüme bulaştırdım farkındayım:) Ama yine de yayınlayacağım. Cezmi Ersözün dediği gibi BEN YAZARKEN KENDİ YÜZÜME TÜKÜRÜYORUM :S

27 Mart 2010 Cumartesi

Acil İhtiyaç Kozmetikler :)

Bunları yeni almadım french yaptığım ojeler bunlar .Numara ve markaları soldan sağa şöyle;
Gabrini-302
Gabrini-300
Flormar-372

Bunlarda dün aldıklarım.Flormar Two Way Fondatıon yaklaşık 3 yıldır kullanıyorum çok memnunum numarası 117,kırmızı oje flormar 022,siyah oje gabrini31, kaş kalemi golden rose 103 ve toka 1 tl :)Siyah ojeyi tırnaklarım için değil ayakkabı topukları için aldım. Bu fikir için Beyzacığıma teşekkür ederim.Kaş kalemi konusunda acemiyim kullanabilicekmiyim bilmiyorum rengi de biraz koyu gibi geldi ama bakalım:)