8 Mayıs 2014 Perşembe

Olduk, Gördük,Bildik

Analık nedir Annem?” derdim de anacığıma; “Ben ol da bil” derdi Mevlânaca.. Ben ol da bil! “Sen” oldum annem bak!.. “Sen” oldum ve bildim neymiş bu işin yürekcesi.. Hani “Köpekler bile “ana” olmasın” derdin ya hep, o ızdıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle.. Anlamazdık o zaman biz zamâneler.. “Zor kızım, çok zor analık” derdin ardından derin bir iç çekişle.. Zormuş anam.. Ana olmak “Hiç” ken “Hep” olmakmış meğer.. Çoğalmakmış durmadan.. Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak, pervâsız bir gözü karalıkmış.. Zormuş Annem..Olduk, gördük, bildik bak.. Ana olmak meğer; Kor ateşlerde üşümesi, kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin.. Hep; “Ben!” derken, Artık; “O”, “İllâ O!” demesiymiş.. Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü, adanmasıymış.. Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş.. Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan, hep dost hep yâr olmasıymış.. Zormuş Anam.. Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık.. Olduk, gördük, bildik bak..

4 Mayıs 2014 Pazar

Kara Kaplı Defterim

Kafamın dalgınlığından mıdır yoksa doğumda üstümde kalan bir eser midir bilmem ama acayip unutkan oldum bu aralar.PSö de vardı unutkanlığım ama bu kadar değildi sanki.NOT: PSÖ, Pelin ve Selinden Önce :)Ben de kara kaplı bir defter edindim kendime. Çantamdan ayırmadağım demirbaşlar arasında artk. Alınacaklar listesi verilecekler listesi unutmamam gerekenler yani aklınıza gelebilecek herşeyi bu deftere yazıyorum.Arada 4-5 ay öncesinde aldığım notları okuyup kendime gülüyorum.Mesela Aralık ayında şöyle bir not var; "Ordu evinde in işbankasına git. Lcw'ye uğra. Barış kırtasiyeden silikon tabancası al arka sokaktan minibüs duraklarına çık." bu kadar mı olur yaa resmen kendime kroki çizmişim. Bir nevi navigasyon işte :)Ama ben bu not işini çok sevdim.

2 Mayıs 2014 Cuma

Her Zaman ve Daima

Blog yazmak demek " söyleyeceklerim var" demek.O kadar birikti ki kelimeler cümleler süzerek buraya aktarmak beni belki biraz rahatlatacak derken süzgeçte tortudan başka birşey kalmıyor. Süzmeden yazsam eleştiri alıyorum.Dilin kemiği yok tamam da parmağın kemiği var değil mi :) Bu arada uzun zmanadan beri kitap okuyamamanın vermiş olduğu huzursuzlukla elimin altındaki ilk kitaba sarıldım. Yine vaktim olmuyor günde belki 2-3 en fazla 10 sayfa okuyorum ama o bile yetiyor bana. Meğer ne büyük eksiklikmiş okumamak.(Kahve bittikten sonra fotoğraf çekmek geldi aklıma :)
Bu bloga yazmaya ara vermek spora ara verip bir türlü başlayamamak gibi bir vicdan azabıymış meğer.Her gün aklımdan geçiyor fakat öyle yoğun bir koşturma içerisindeyim ki asla vakit bulamıyorum.Bugün artık bişyler karalamak çizikler atmak resimler yapmak istedi canım.Aslında ne yazma(ma)lıyım bilmiyorum.Ne moda, ne kozmetik ne de hobi bloguyum.Neyim ben ?
Annelik Anabilim Dalında Yüksek Lisansımı yapıyorken bir yandan da diğer bloggerlerı takip etmeye çalıştım.Bu ara verdiğim dönemde aslında yazmak istediklerimin hep çocuklarımla ilgili olduğunu farkettim.Böylelikle moda,kozmetik ve hobi çeşitlemelerime ikiz annlik tecrübelerimi eklemeliyim dedim.Moda blogu yazmak her zaman güncel olmak , takip etmek ve maddi olanak gerektiriyor ki ben günlük gazetelere bile bakamıyorum.Hal böyle olunca bu kategoride boy göstermem imkansız. Makyaj ve kozmetik kategorisinde ise eyelıner bile çekemeyen biri olarak bir kaç renk far süreyim desem annesinin makyaj malzemelerini yüzüne boca etmiş minik kokoş kızlara benziyorum.Velhasılkelam bu konuda da beceriksizim.Dıy projelerine, el işlerine elim çok yatkındır yaratıcıyımdır fakat bunlar için de vaktim yok.
Yani demem o ki tam anlamıyla hiç biri değilim ama hepsiyim :)  Bir kurala yada etikete bağlı kalmaksızın yazabilmek için yazdığım bu önbilgilendirmeden sonra yine hoşbulduk diyerek bir dahaki araya kadar sizlerleyim :)