27 Nisan 2012 Cuma

       Yine bir dalga vurdu beni.Bir haftadır neredeyim, kimleyim farkında olmadan kayıtsız dalgın ve aptal aptal geziyordum.Uykusuz , huzursuzdum.Akşam işten çıktığım gibi hemen pijamalarımı giyip yattım.Veee 12 saat.İhtiyaç molası bile vermeden nonstop uyudum:)

       Hal böyle olunca haftanın son gününe bomba gibi başladım.Havanın kapalı olması bile etkileyemedi o her şeyden etkilenen psikolojimi.Öğlen ahmak ıslatan yağmur eşliğinde yediğim yemekte gidip geldi yine aklım, dellendim yine.Çıkarıp topuklu ayakkabıları çimlerde yürümek istedim ahmak gibi. Kendimle buluşmaya çok ihtiyacım var.Yalnız kalmak kimse tarafından aranıp sorulmamak istiyorum.Ruhum yorgun.Alıp çantamı kapatıp telefonumu çok değil sadece 2 gün Safranbolu'daki konakların birinde sultan olmak istiyorum. Duyurulurrr....

İnsan kendini bir mekana bu kadar mı ait hisseder ?

11 Nisan 2012 Çarşamba




Bugün neden bilmiyorum “Ben öldükten sonra” diye bir cümle düştü aklıma. Kim ne yapar ne düşünürdü acaba .her sabah aynı saatte koştuğum kaldırımda benim yerime kim geçerdi ? mahalle bakkalımızın koşarak girdiğim parmaklıklı arka kapısı ve koşarak çıktığım ön kapısı aynı renk mi kalırdı acaba? Gazetelerin üstüne bırakılmış kara fırın simitlerini gözüne kestiren boz kedi her sabah orda mı olurdu?


Peki ya işyeri? Hemen oturturlar mıydı yerime birini. Uzun koridorda arz-ı endam ederek çalan telefonları bastıran topuk sesimi, bol keseden dağıttım kahkahalarımı ararlar mıydı acaba? Kaç kişi iyi bilirdik derdi?



Ya ailem…..


Çocukken her gece ettiğim dua “Allahım annem babam benden önce ölmesin dayanamam, ama ben de onlarda önce ölmeyeyim yoksa çok üzülürler. Allahım aynı anda ölelim hepimiz.”




Nerden geldi aklıma bu soğuk düşünceler. Hava güneşli, penceremin hemen altında sarı çiçekler göz kırpıyor. Ölmek, ölümü düşünmek için daha erken, yaşamak için çok geç.