29 Temmuz 2011 Cuma


O kadar yoruyor ki hayat, bıkıyorsun istemesen de.
Sorun değil birşeyim yok.


Bakkala gidiyorum deyip 10 yıl kaybolasım var sadece.
Sunay AKIN

Niye Ben Diyen Herkes İçin!

Brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katildi.Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına.Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu..

Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Branda'nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah'a dua edebilirdi yalnızca.. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah'ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardim et."

Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri "Aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı. Branda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti.

Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:

"Allahım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.

Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."

"BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM" demeyin... (alıntı)


kaynak:www.donusumkonagi.net

28 Temmuz 2011 Perşembe

Fındık :))




İş hayatımın 8. yılı.20 yaşımda tanımaya başladım insanları.Koltuk kavgasını, bencilliği ve dedikoduyu da tanıdım onlarla birlikte. Öğrenciyken okul bitse de para kazansam derdim.Okul bitti.


Şimdi uzun bir koridorda, küçük bir odanın camından öğrencilere, öğrenciliğime imreniyorum.Meğer ne güzel yıllarmış o yıllar.İyi günler ilerde derdim hep.Ya kurduğum düşler gerçekleşmedi yada düşlerim bana bir beden küçük kaldı.


Artık çalışıyorum.Giyiniyorum, süsleniyorum,para kazanıyor ve isteklerimi kendimce karşılıyorum.Ya satın alamadığım isteklerim!


Bayram sabahlarını heyecanla beklemiyorum mesela.Yeni giysilerimi başucuma da koymuyorum.Gece yatarken yarın ne oyun oynasak diye düşünen ben, artık yarın bana ne oyunlar oynayacaklar diye düşünüyorum.

Nerde benim ilkokulda yerli malı haftasında fındık şiirini okumak için kavga ettiğim arkadaşım.Nerde lisede sinemaya gitmek için kaçtığımız grubumuz.


Nerden düştü bunlar aklıma bilmiyorum.İnsan büyüdükçe yalnız mı kalıyor ne.Sanırım ben büyüyorum.




"Giresun zengin olsun

Cebiniz fındık dolsun

Kırılır çıtır çıtır

Hem besler, hem ısıtır."




Ayrıca bu şiir de kavga edilecek kadar güzel değilmiş.Al sen oku ilkokul arkadaşım :))

Ben'ime yolculuk başladı.....

Ben herşeyden çok çabuk vazgeçiyorum.Saman alevi gibi birden parlayıp birden sönüyorum.Yenilgiyi hemen kabulleniveriyorum.Uzun zamandır yazmadığımı düşündüm.Kağıtla kalem yabancı bugün bana, hatta birbirlerine.Sanki onlar da uzak kalmış iki dost gibi değil de hiç tanışmamış iki yabancı gibiler birbirlerine.Yazamıyorum yada korkuyorum.Zihnimdeki düşünceler birbirine çarpmaya başladı artık.Yoruldum onları kuytu köşelere itelemekten.Anladım ki zihnim doluyken taşıyamıyormuş meğer ayaklarım beni.Zihnimi boşaltmaya karar verdim.Hoşgeldim......

Şems-i Tebrizi'nin 40 kuralı

Şems'in 40 kuralından 8.si bu günden itibaren hayat felsefem olacak.İşte o kural;
"Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir."


Bu yazıyı okuduktan sonra kendi hayatımı düşündüm.Bu akşam yatağıma uzandığımda bugün Allah farketmediğim bir mesaj yolladımı diye günün kritiğini yapmayı planlıyorum.Bazen küçücük bir şey o kadar önemli başka bir olayın habercisi olabiliyor ki farketmiyoruz bile.Hayat iğne oyası gibi işleniyor.O kadar muntazam o kadar yerli yerindeki herşey bence tesadüf diye bir şey yok :)

Sertab Erener-Bir Çaresi Bulunur *2010 YEPYENİ coolz__

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Merhaba
Uzun zaman oldu yazmayalı.Ama öyle şeyler yaşadım ki şu kısa zaman içinde hayatım çok değişti.Hayata bakış açım değişti.Tek tek olayları anlatmak istemiyorum.Bunları da atlatıcam biliyorum.ve bildiğim bir şey daha var 2011 yılından nefret ediyorum.